Kadınların toplumdaki yerini, erkeklerin gözündeki durumunu, sorumluluklarını, mecburiyetlerini ve mücadelelerini anlatan bu kitap, kadın neden kitap yazmada ya da kurguda erkeklerin gerisinde kaldığını çözmeye çalışıyor. 

Virginia Woolf un kitabı yazdığı 1920’li yılların İngiltere’sinde kadınların durumunu gözler önüne seriyor. “Kadınlar ve Kurgu Edebiyatı” hakkında yapacağı konuşmaya hazırlanan yazar, kütüphanenin yolunu tutuyor ama kadın olduğu için tek başına kütüphaneye bile giremiyor. 

Kütüphaneye girip tarihte kadının yerini araştırmaya başladığında ise aslında yer alamadıklarını, kısıtlandıklarını, ev hanımı ve anne rolüne mecbur bırakıldıklarını, dönemin erkek yazarları tarafından aşağılandıklarını, kadınların yazabilseler dahi cesaret edip kimseye gösteremediklerini, cesaretli kadınların hemcinsleri tarafından bile kabul görmediğini delilleriyle açıklıyor. 

Bir bölümünde Shakespeare in dehasından bahsetmiş ve “aynı dönemde aynı yeteneğe sahip bir kız kardeşi olsaydı, aynı eserleri çıkarabilir miydi?” sorusuna kafa yormuştur. Mümkün olamayacağı kanısına varmıştır. Kadınlara geçmişini hatırlatarak gelecekte yapmaları gerekenler hakkında tavsiyelerde bulunmuştur. 

Virginia Woolf kadınların kurgu yapabilmeleri için paralarının ve kendilerine ait odalarının olması gerektiğini savunur.

Dahası için kitabı okumalı ve üzerine düşünmelisiniz. O dönemlerden günümüze kadar hala şartların ya da kafa yapılarının değişmemiş olduğunu göreceksiniz. 

Post a Comment

Daha yeni Daha eski